Aytun(ç) Altındal
Aytunç Altındal,
12 Ocak 1945 tarihinde İstanbul Bakırköy’de 4 kardeşin en küçüğü olarak doğmuştur. Asıl ismi Aytun’dur. Altındal’ın babası Cavit Bey Beşiktaş kulübünde futbol oynamış aynı zamanda Haysiyet Divanı Başkanlığı yapmış. Annesi Fatma hanım ise ev hanımıydı.
İlkokulu İstanbul’da, ortaokulu Diyarbakır‘da 1956 yılında bitirdi. Haydarpaşa, Kabataş ve Pendik liselerinde okuyarak liseyi tamamladı. 1969-1971 seneleri arası Gurnsey Writer’s School’da, 1977 senesinden itibaren ise Fransa Sorbon Üniversitesi Fransızca Eğitim bölümünde tahsil gördü.
Aytunç Altındal, 1964 yılından başlayarak Haber, Akşam, Cumhuriyet, Yeni Halkçı, Ulus, Günaydın, Yenigün gibi gazetelerde yazılar yazdı. Şiir dışında deneme ve inceleme türlerinde eserler verdi. Çeviri yaptıımlandı. Yedi kitabı yasaklandı. Fransa ve İsviçre‘de bazı yazıları yayımlandı. Şiirleri Sanat Edebiyat, Varlık, Süreç, Bilim-Sanat gibi dergilerde yayımlandı. Bazı şiirleri Amerika ve İzlanda dergilerinde yer aldı.
Aytunç Altındal 1973 yılında Partizan adlı şiir kitabı nedeniyle Orduya hakaretten, 10 yıl süren dava sonunda 7.5 yıl hapse mahkum olunca yurtdışına kaçtı. 1975 yılında İsviçre’de “Marksist Yaklaşımla Türkiye’de Kadın” adlı kitabı çıkardı. 1977’de Havass ve1984’de Süreç yayınlarını kurdu. 1983 yılında İsviçre Zürich’te “Modus Vivendi” Yayınevi ve Sanat Galerisini kurarak 10 yıl yönetti. Yine 1989 yılında Rusya’da Kültür Danışmanlığı görevini yaptı.
1992’de İngiltere Edinburg’daki International Academy For European and Christian Studies kuruluşunda Project Academic Board (Akademik Proje İdari Heyeti) üyeliğine seçildi. Aynı yıl İngitere’de yayınlanan Three Faces Of Jesus (Üç İsa) adlı kitabı dünyada yankılar uyandırdı. Daha sonra 1993’de Rusça’ya çevrildi.
1993’te International Society For The Study Of European Ideas (Uluslararası Avrupa Düşünce Çalışmaları Topluluğu) Bilimsel Kuruluna üye oldu. Aynı yıl Avusturya’nın Graz şehrindeki Karl- Franz Üniversitesi tarafından düzenlenen European Seculer Legacy (Avrupa’nın Laik Vasiyeti) adlı uluslararası konferansta Oturum ve Bölüm Başkanlığına seçildi.
1995’te merkezi New York’ta bulunan Carnagie Council On Ethics And International Affairs örgütüne davet edilen, ilk ve tek Türk Konuşmacı oldu.
1995 yılında New York‘ta Birleşmiş Milletler bağlantılı Global Forum Of Spırıtual And Parlıamentary Leaders On Human Survıal (İnsan Yaşamından Sorumlu Ruhani ve Siyasi Liderler Global Forumu’nda) Uluslararası Danışman üyesi oldu.
Ünlü Fizikçi Isaac Newton‘un bugüne kadar hiç bilinmeyen bir kitabını da yayınlayan Altındal, Uğur Mumcu‘nun “Sakıncasız” adlı eserinin de yapımcılığını üstlendi.
İsviçre’de olduğu yıllarda İsviçreli Carol hanım ile evlendi.
Aytunç Altındal, ikinci eşi ile Ayşe hanım ile evlendi ve Emine, Zeyno ve Ahmet adlı üç çocuğu vardır.
Aytunç Altındal, son olarak Naciye Selin Şenocak Altındal ile evli idi. Yonca Bayrak adında kızı vardır.
Kanser hastası olan Aytunç Altındal, 18 Kasım 2013 tarihinde 68 yaşında ölmüştür.
Yazdığı Kitapları :
Türkiye’de Ve Dünyada Casuslar
Gül Ve Haç Kardeşliği
Tanrı Neden Fikir Değiştirdi?
Üç İsa
Devlet ve Kimlik
Türkiye ve Ortodokslar
Bilinmeyen Hitler
Türk İmparatorluğu’nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı
Türkiye ve Kadın
Dünün Belgeleri Yarının Tarihi
Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri
Yoksul Tanrı Tyanalı Apollonius
Vatikan Ve Papa’nın Gizli Türkiye Senaryosu
Aytunç Altındal’ın ölüm raporu ortaya çıktı (Kaynak TGRT Heber 20.09.2016)
İzmir Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur’un iddianamesinde Gazeteci Aytunç Altındal’ın ölümü şüpheli bulunurken, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Nazmi Gürsel Akdarma’nın ise kanserden öldüğüne dair karar verdiği ortaya çıktı.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur’un iddianamesinde Gazeteci Aytunç Altındal’ın ölümü şüpheli bulunurken, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Nazmi Gürsel Akdarma’nın ise kanserden öldüğüne dair karar verdiği ortaya çıktı.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur’un, FETÖ/PDY’ye finansal destek sağlanmasına yönelik başlattığı soruşturma kapsamındaki iddianamede örgüt aleyhine kitap yazan Gazeteci Aytunç Altındal’ın şüpheli ölümü yeniden gündeme geldi.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur’un iddianamesinde Gazeteci Aytunç Altındal’ın ölümü şüpheli bulunurken, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Nazmi Gürsel Akdarma’nın ise 2015 yılında ailesinin şikayeti üzerine yaptığı soruşturmada ölüm nedeninin kanser hastalığına bağlı olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı verdiği ortaya çıktı.
İzmir’de FETÖ/PDY’ye finansal destek sağlanmasına yönelik hazırlanan iddianamede, örgüt aleyhine kitap yazan Necip Hablemitoğlu, Haydar Meriç ve Aytunç Altındal gibi gazeteci yazarların şüpheli ölümlerine de yer verildi.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur’un iddianamesinde yer alan isimlerden Aytunç Altındal’ın kızı Emine Altındal Altuğ babasının ölümüyle ilgili zehirlendiği iddiasıyla şikayette bulunmuştu.
Şikayet üzerine Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Nazmi Gürsel Akdarma’nın 2015 yılında yaptığı soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verdiği ortaya çıktı.
BAKIRKÖY CUMHURİYET SAVCISI’NIN KARARI
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Nazmi Gürsel Akdarma’nın 12/07/2015 tarihli kararında şu bilgilere yer verildi:
“Kanser tedavisinin İstanbul ardından ise 8 ay boyunca Fransa ve en son İsviçre’de sürdürüldüğü hastane yetkilileri kanserin iyice yayıldığını yapılacak herhangi bir müdahalenin kalmadığını ve evine, yurduna götürmek istemeleri üzerine epikriz raporları eşliğinde Türkiye’ye getirilmiştir. Patoloji uzmanlarınca yapılan incelemelerde de küçük hücreli akciğer kanseri teşhisi konup tedavi edilmeye çalışıldığını ve tüm raporların incelenip hastanede de devamlı tetkiklerini yaptıkları görüldü. Ayrıca İddia edildiği gibi herhangi bir zehirlenme bulgusunun bulunmadığını bu konudaki iddiaların asılsız ve hiçbir bilimsel veriye dayanmadığı ortaya konulmuştur. Bununla birlikte İddia edildiği gibi polonyum 213 ve sair zehir içeren maddelerin vücuda zerk edilmiş olması halinde daha erken evrede kanser oluşmadan önce kemik iliğinin iflas etmesiyle hastanın kaybedilmiş olması gerekmekte olup, kaldı ki böyle bir zehirlenme bulgusu ortaya çıkmadı. Şikayetçilerin başvurusu üzerine girişilen tahkikat sonucunda toplanan delil, bilgi ve belgelerden ölenin yıllardır tedavisine devam edilen ileri seviyedeki yaygın kanser hastalığı nedeniyle vefat ettiği soyut iddia dışında dava açmaya yeter kanıt ve emare bulunmadığı anlaşıldığından kamu adına kavuşturmaya yer olmadığına karar alınmıştır”.
GAZETECİ AYTUNÇ ALTINDAL KİMDİR?
Aytunç Altındal tarih ve politika alanında faaliyet gösteren Çerkez asıllı gazeteci, yazar ve araştırmacı olarak bilindi. Dinler, felsefe, gizli örgütler ve sair konularda birçok makale ve kitap yazmıştı. Para ve Vatikan denildiğinde de akla ilk gelen isimdi. Ünlü Fizikçi Isaac Newton’un bugüne kadar hiç bilinmeyen bir kitabını da yayınlayan Altındal, Uğur Mumcu’nun ‘Sakıncasız’ adlı eserinin de yapımcılığını üstlendi. Altındal 1964’ten başlayarak Haber, Akşam, Cumhuriyet, Yeni Halkçı, Ulus, Günaydın, Yenigün gibi gazetelerde yazılar yazdı.
Ünlü araştırmacı ve gazeteci Aytunç Altındal aniden ortaya çıkan ve tüm vücudunu saran kanserle mücadele ediyordu. Derin araştırmaların adamı olarak bilinen Altındal bu savaşı 68 yaşında kaybetmişti.Manevi Cihazlanma Derneği
Türkiye’de, “Manevi Cihazlanma Derneği” Beyoğlu, Asmalımescit Sokağı’ndaki bir apartmanın üst katında faaliyetlerini sürdürmüştür. Derneğin üyesi ve kurucularından biri ünlü İstanbul Valisi Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’dır.
Gökay, 33. dereceden masondu. Sayısız derneğin kurucusu ve üyesiydi. Mason cemaati içinde adı çok geçen bir valiydi. Manevi Cihazlanma Derneği’nin bazı özel toplantıları bu “minik” valinin Kadıköy-Göztepe’deki köşkünde yapılırdı. Derneğin başka bir toplantı yeri de Kadıköy-Selamiçeşme’deki İsmail Agar’ın köşküydü. İsmail Ağar, 1961'de idam edilen Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu’nun yakın akrabasıydı. Derneğin tüm üyeleri Circle d’Orient’ın (Büyük Kulüp) üyeleriydiler. Derneğin açık propagandası “Anti Komünizm”di ve buna karşı “Maneviyatı” yeniden “Cihazlandırmak” gerekiyordu! Dernek, aynı zamanda İstanbul’da sayısız “Güzelleştirme Derneği” açmış ve buralardan“Adam Derlemişti” !!!
1960 yıllarındaki 27 Mayıs darbesinden önce dernek Menderes hükümetine ilginç bir “Reconciliation” projesi götürmüştü. Buna göre İstanbul şehri “Dünya Dinlerinin Başkenti” yapılacaktı. Fener Patrikhanesi, Vatikan gibi bir devlet haline getirilecek, Kariye Camisi bir tür Hilafet Merkezi yapılacak ve Yahudilik de en üst düzeyde yeniden yapılandırılacaktı. (Dönme ve Karaim Yahudileri de böylelikle temsil hakkına kavuşacaklardı) Bu projeyi hayata geçirmek için Manevi Cihazlanma Örgütü’nün Türkiye Şubesi, 1957'den sonra Menderes’e ünlü “İstimlak ve Onarım” projesini götürmüş ve Ayasofya’da “Ortodoks İbadetine” başlanmasını salık vermişti. Derneğin o dönemdeki başkanı DP Milletvekili Ekrem Tok’tu.
Bu derneğin üyelerinin tamamı masondu. İlginçtir ki bu kişiler İstanbul’u “Dünya Dinlerinin Başkenti” yapmak ideallerini 1963'ten sonra “Dinler arası Diyalog ve Hoşgörü” toplantıları ile yaygınlaştırmışlardı. Son yıllarda moda olan üç din birliği projesi (İbrahim’i Dinler Projesi) de bu örgüt tarafından ilk kez 1957'de mason derneklerinde teklif haline getirilmişti.
Manevi Cihazlanma Derneği’nden yetişen ve/veya ona üye yapılmış birçok siyasetçi, bilim adamı, işadamı ve bürokrat vardı. Bunlardan biri daha sonra Türkiye tarihinde önemli rol oynadı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a yakınlığıyla tanınan bu kişi Hazım Atıf Kuyucak idi. İktisat Profesörü olan Kuyucak, 27 Mayıs sonrasında adını unutturdu ve Masonik “Uykuya Yattı”. Kuyucak, masonların en üst kurulu olan “Supreme Council”de ki en etkili iki profesörden biriydi (diğeri Sahir Erman). Türkiye’nin tüm petrol tasarıları ve anlaşmaları onun elindeydi. Fakültedeki görevini başka bir mason biraderine (Prof. Şükrü Baban’a) bırakarak tüm çabalarını Türkiye’nin Avrupa ile “Bütünleştirilmesi” meselesine adamıştı. Hazım Atıf Kuyucak, masonların en etkili “Spekülatif” locası, “Nur Locası’nın”33 dereceli Maşrık-ı-Azamı idi. Ünlü Bilderberg’in 1959'da İstanbul Yeşilköy’de toplanan gizli oturumunda Türkiye’yi Kuyucak temsil etmişti. Günümüzde AB-Türkiye ilişkilerinin perde arkasında kalan görüşmelerini masonlar yönetmektedirler. Özellikle Fransız Büyük Doğu Mason Locası’nın Üstadı Alain Bauer ile Türkiye’deki masonlar bağlantılıdır.
İlginçtir ki Kuyucak, aynı zamanda “Gül ve Haç Kardeşliği” gizli örgütünün de 1964'e kadar başında olan kişiydi. Gül ve Haçın gizli toplantıları İstanbul ve İzmir’de yapılıyordu (İstanbul’da Teşvikiye’de). 1964'te Gül ve Haç Şövalyeliği’ne yeni bir isim getirildi. Bu kişi İzmirli bir Avdeti Sabetaycı olan Cemal Birik’ti. 17. derecede Mason olan Birik’i 1964'te İskoç Riti’nin izniyle önce Tapınak Şövalyeliği mertebesine, sonra da 33 dereceye çıkartarak Gül ve Haç Baş Şövalyesi tayin edenler Hazım Atıf Kuyucak, Necmettin Erol ve çok ilginç bir siyasetçi olmuştu: TC Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı vekili ve adayı İhsan Sabri Çağlayangil. Eski bir vali ve istihbaratçı olan Çağlayangil, 33 derecedeki siyasetçilerden biriydi. Ünlü Humeyni, Bursa’da zorunlu oturuma tabiyken Çağlayangil, Ayetullah ile ilgili tüm gizli bilgilerin elinde toplandığı kişiydi. Çağlayangil, Manevi Cihazlanma Derneği’nin Türkiye’deki güçlü ellerinden biriydi. Başta Koç ve Sabancı aileleri olmak üzere kalburüstü kişileri bu İsviçreli örgütle tanıştıran oydu.
Gül ve Haç Kardeşliği / Avrupa Birliği’ nin Gizli Masonik Kimliği Aytunç Altındal